Geleceğe Yeniden Çiçek Açan Kökler

Geleceğe Yeniden Çiçek Açan Kökler
by Deniz Kulaçoğlu

Geleceğe Yeniden Çiçek Açan Kökler

Toprak Olmazsa Yaşam Olmaz...

Toprak…
Sessiz bir bilge gibi altında milyonlarca yaşamı taşıyan, bizi doğuran, besleyen, saran kadim ana. Yeryüzünün en güçlü ama en alçakgönüllü varlığı. Bazen suyun altından yükselerek kıtaları oluşturdu, bazen balçık olup ilk insanı doğurdu. Binlerce yıldır, bereketin ve yaratılışın simgesi oldu.

Anadolu topraklarında ona Toprak Ana denildi.
Doğurganlığı ve koruyuculuğu kutsallaştı, bereketin tanrıçası Kybele formuna büründü. Ne olursa olsun, hep verdi. Hep sundu. Karşılığında tek bir şey istedi: saygı.

Saygı duyulduğunda bereketini cömertçe sunan Toprak Ana, insanlık ona minnetini unuttuğunda bile kendi bildiği gibi devam etti:
Yine verdi.
Yine büyüttü.
Yine dönüştürdü.

Ama insan…
Kimi zaman kendini tanrıya eş tuttu,
Kibirlendi.
Topraktan çaldı.
Ateşle yaklaştı, yaktı, yok etti.

Yine de toprak affetmeyi bildi.
Yanan ormanların köklerine sarıldı,
Ateşi göğüsleyip toprağın içindeki yaşamı sakladı.
Yanmış bir yüzeyde bile, yeniden filizlenmeyi başardı.

Çamur oldu, kap oldu, kucakladı…
İnsanın hayatını kolaylaştırmak için kendini şekillendirdi.
Ve tüm bu sessiz dönüşümün içinde bir şeyi hiç unutmadı:
Yaşam vermek.


Topraktan Kopan İnsan, Köklerini Unutur

Bugün, doğayla bağını kaybeden insan için bu hikâye sadece mitolojik bir anlatı değil.
Bu, bir uyarı.
Bu, bir hatırlatma.

Toprak insanı değil, insan toprağı yaşatır.
Ve toprak olmadan yaşam olmaz.

Toprak Ana’ya yeniden saygı duymayı öğrenmezsek,
O bize değil, biz ona ihtiyaç duyduğumuzda,
Çok geç olabilir.


Lisan-ı Ezhar’dan Davet:

Ruhu olan her tasarımda, toprağın izini ve sesini duyurmaya çalışıyoruz. Çünkü bizim için her çiçek bir niyettir. Her aranjman, toprağa edilen bir şükür duasıdır.

Köklerine dön.
Toprağa dokun.
Ve yaşamın yeniden nasıl filizlendiğini hatırla.